silgiSİZ

Çarşamba, Ekim 04, 2006

Bakmayı Bilmek


Günlük hayatın vazgeçilmezlerinden parakende satış. Son kullanıcıya hitap etmesi yonuylede onemi hiçbir zaman kaybolmayacak bir kavram. Ürünün müşteri ile ilk fiziksel temasının olduğu bir satış yöntemi. Hele hele bizi insanımız gibi ürünü eline alıp hissetmedikçe almayan bir toplum içinde önemi bir kat daha artıyor.Diğer yandan parakendeciliğin sanal ortamdan yayılma hızıda bahsedilmeyecek boyutlarda değil. Ve bu önemin en büyük etkilerinden biri hepimizin bildiği hipermarketler. Bir çok şeyi bir arada bulabileceğiniz büyük alış-veriş merkezleri. Tüketiciye her yönüyle hitap eden bir mekan. Yani mağazacılığı tetikleyen ve geliştiren bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor ''parakendecilik''.

Gelişen toplumumuzda her konuda olduğu gibi parakendeciliğin etkilerinin neticelerinden nasiplenen ulkemizde halihazırda devam eden küçük mağazacılık yaygın bir şekilde devam etmekdir. Kaldı ki bazı iş kollarının hipermarket konseptinde düşünülmesi pek mümkün olmadığı gibi bugüne kadar bir proje kapsamınada alınmamış.

Mağazacılık konusunda farklı bir yaklaşımı Pablo Jensen den gördük. Bugun Fransada lyon ticaret odasında danışman olarak çalışan Pablo Jensen farklı bakış açısı ile yenilik adına bir tarz geliştirmiş ve hayata geçirmiş. Bakış açısını atomun yapısındaki elektronların etkileşiminden esinlenerek sektörlerin birbirlerine zemin oluşturması noktasında birbirine yakınlaşmasının verimi ve devamlılığı arttıracagını düşünürken, aynı olan birimlerinde birbirini iterek (ihtiyaç duymayarak) farklı mekanlarda yapılanmasının doğal bir yapılanma olarak yorumlamış. Bu bakış açısıyla mobilyacıların beyaz esya magazalarını yanına çekerek bir bütünlük oluşturmasının ve birbirini beslemesinin devamlılık için önemli bir etkileşim olduğunu yaptığı deneyimler neticesinde ispatlamış. Ve bugun yeni kurulan şirketlere kurulacağı mekanlar hakkında danışmanlık yapmaktadır.

Bu aslında başarılı bir modelleme gibi düşünülsede bazı gerçekler gözardı edilmiş olabilir. Bir lokantanın yerinin seckin bir yerde olmasını bulunduğu mekanın manzarasının ve seçkinliğinin müşteri için önemli olurken bu modelin neticesi olarak bir manavın yanında olması ortamı nekadar nezih yapabilir ve ne kadar tercihedilebilir olabilirki. Böyle bir model son kullanıcının istek ve ihtiyaçlarıı gözönünde bulundurmak şartıyla kontrollü olarak uygulanabilir.

Dikkat çekmek istediğim nokta ise; Pablo Jensen in yaklaşım tarzı. İşte bazen hayatı kolaylaştırma adına, verimlilik adına bazı modelleri hayatın içinden macro veya micro yapılardan esinlenebilineceğini ve herşeyin bir yenilik adına yardımcı bir öge olabileceği gerçeğini bir kez daha hatırlatmasıydı. Bakmasını bilene hayatta bir fikir için çok fazla şeyin olduğu bir gerçek.
Saygılarımla...

0 comments:

Yorum Gönder

<< Home